18 Mayıs 2012 Cuma

kavanozun dibi


"-Kusuruma bakma biraz dengesizim, biraz da unutkanım aslında, ne istediğini bilmeyen biriyim ben,arada bir istiyorum seni ama görmediğim zamanlarda aklımdan uçup gidiyorsun, aslında direk yok oluyorsun, eğer uçup gitseydin uçtuğunu görür, tekrar gelirdin aklıma ve hep aynı şey yaşanırdı, kalırdın aklımda.
Fazladan varsa parfümünü ver kokuları unutmam, inanır mısın onlarca kızın kokusunu tek tek ayırabilirim, çünkü, önce ben koklarım karşımdakini, koku alamazsam daha da meraklanır soyarım onları, süt kokusu gelir hep burnuma, kucaklarında bir ayılıp bir bayılırım. Nedense bu hoşlarına gider, yine ararlar beni ama ben aranmayı sevmem, aramaya da yoktur cesaretim. Bu yüzden hiç reddedilmedim şimdiye kadar çünkü emin olmadan karşımdakinden, tek bir söz bile etmem.
Ha birde ne olur uzun uzun konuşma, kurduğun uzun cümlelerin bir çoğunu dinlemem zaten "hı,hı" der geçerim.
Sonra "ben sana demiştim önceden" dediğinde vereceğim cevap “hatırlamıyorum” olur, açıkçası üzülmeni hiç ama hiç istemem.-" dedim.

Beni duymadı.
"Neden daldın ? Bir sorun mu var ?" dedi.
"Yok hayır, bir sorun yok sadece daldım"
“Hep böyle susar mısın sen?”
“Yok normalde konuşkan biriyimdir”
"Neyse, umarım aklımda kalırsın, çünkü biraz unutkanımdır”
"Şey parfümümü veriyim?"
"Ne?"
"Yok, yok bir şey" dedim.

“Umarım, aklında kalırım” ..

5 Mayıs 2012 Cumartesi

an



sağ eliyle düşen çantasını almak için uzanırken sol eliyle de açılacağını tahmin ettiği belini kapattı.
bu eyleminde öyle başarılı olmuştu ki, beliyle ilgili görsel merakım tam anlamıyla tavan yapmıştı. Var olan hafif esmer  teni, var olan tüm ten renklerinden farklı ve bir o kadar güzeldi. Dar pantolonu büyük ihtimal onun için özel dikilmişti. Sanki çıplak tenini boyayla boyamışçasına doğal ve zarif gözüküyordu.
sanki beli, onu gördükten belini göremedikten sonra, tüm inceliği ve zarifliğiyle ile kalçasının üstünde açılmayı bekliyordu benim için.
ben bu düşüncelere dalarken o çoktan masasına oturmuş yemeğini yemeğe başlamıştı.
bende oturduğu masayı görebilecek bir masaya oturdum.
yaklaşık 5 metre uzaklığımdaydı, önce telefonuna bakıp bir şeyler yazdı, dağınık saçlarını elleriyle düzelttikten sonra, çorbasını yudumlamaya başladı.
genel görgü kurallarının umurumda olmadığı bir ana tekabül etmesi ile, ya da bir başka deyimle "deli cesareti" ile hatunun yanına gittim.
+"afedersiniz" dedim.
-"affederim"  dedi.
bu saçma cevaptan sonra, bir anlığına kızdan soğumama rağmen, aklına değil beline ihtiyacım var diyerek, kendimi motive edip devam ettim,
+"biraz önce eğildin"
-"evet çantam düştü"
+"evet gördüm. Eğilirken sol elinle de belini kapattın"
-"?"
+"neden kapattın?"
-"açılmasın diye kapattım"
+"çok içten bir istekte bulunacağım."
-"?" 
+"acaba belini görebilir miyim ?"
-"benimle dalga mı geçiyorsun?"
+"bilmiyorum ama müthiş bir merak içerisindeyim, belinde allah bilir gamze de vardır senin.
-"birazdan erkek arkadaşım gelecek onu göstereyim sana istersen?"
+"ya ben erkek arkadaşını görmek değil, belini görmek istiyorum" dedim.
"off” layarak yemeğini yemeden masadan kalktı.
arkasından bağırarak,
" eminim erkek arkadaşın her bir uzvunun ayrı ayrı sevdalısıdır" dedim.
önce biraz duraksadı, sonra tekrar yürümeye devam etti.

kaldığı ikilem hoşuma gitmişti..