9 Aralık 2011 Cuma

Kafatasından Taşanlar

ağzımda ki bozuk para tadını tükürdüm lavaboya,
denize doğru yuvarlandı bozuk para
anlaşılan bozulmuştu bana tükürdüm diye lavaboya..
ve denize düştü ağzımın tadı.. biraz tuzlandı..
bir balıkçının ağına yakalandı.
ağzının tadı bozuldu, bozdu ağzını.
kulaklarım çınladı.
ve ben bozdurdum tüm paramı,,
atmak için lavaboya..

8 Aralık 2011 Perşembe

Çocukluk Notlarım 1

dedemin koluna sardıkları kol bandı git gide şişmeye başladı,,
sonra annem gözleriyle " sus sakın konuşma " dercesine saçma sapan işaretler yaptı.
ve ben 6 yaşında hayatın zorluklarıyla karşılaştım..
tansiyon ölçmek denen şeyin hayati önemini ve ailecek o konudaki ciddiyetimizin farkına vardım..
annemin dikkatle baktığı saat şeklindeki cihaz, gözümde büyümüş bir nevi yaşamak için en önemli araç olarak aklıma girmişti.. küçük 8 büyük 12 dediklerinde yüzlerindeki rahatlama ifadesi anlamsızca beynimde yer etmiş, küçüğün ve büyüğün ne olduğu konusunda sonsuz üretme yetisi, bir nevi yıllarca çözülemeyen bir problem haline gelmişti.

işte böyle tanıdım Steteskop denilen aleti.. kulaklarıma yerleştirdiğim kulakçıkları
ellerimle kontrol ettim, sonra sol yanıma götürdüm.. ve orada birşeylerin olduğunu farkettim. meraklı küçük çocuktum nede olsa .. ve sordum o an ki en büyük doktoruma,
nedir bu diye,,, aldığım en basit cevaptı duyduğum.. kalbimmiş..atmazsa ölürmüşüm.
Ve o an beni korkutan,, yatağımın altındaki canavarlar ve karanlıkta karşıma çıkıcak yaratıklardan çok daha büyüğü ile yüzleştim....
Kalbimle….

O gece uyuduğumda bir rüya gördüm,
Koca bir steteskop iniyordu gökten dünyaya,
Yakınlaştı yaklaşık 7 milyar insana dinleyelim diye kalbimizi..
O an boşverdim kalbi ve diğer şeyleri,, hayat yeterince ciddiydi. Rüyanın tadını çıkarmam gerekti, çünkü rüyalarda kurallar ve cezalar yoktu.bunu daha önceden gördüğüm rüyalar sonucunda kesin olarak netleştirmiştim kafamda.
6 yaşında yapılmaması gereken şeylerin hepsini denemeye başladım.
Önce bir sigara yaktım, sonra parkta gördüğüm 12 yaşındaki karşı komşumuz
Nilayı getirdim gözlerimin önüne. Bir öpücük kondurdum yanağına
O da beni öpmüştü,, hemde dudağımdan..Sonra herkesi öpmeye başladım,
Hemde ağzımın kenarında sigara varken,, dedemin izlediği kovboy filmlerinde görmüştüm, ağzında sigara ile yaparlardı her işlerini..

Uyandırdı sonra annem beni, kahvaltı için.
Ana okuluna gidiyordum.
Ana okulunda da kıvırcık saçlı bir kızla öpüşüyordum.
Ve ben 6 yaşındayken,,


"her gördüğüm kızla, filmlerdeki gibi öpüşmek istiyordum..”

5 Aralık 2011 Pazartesi

Bir Gün Basit Bir Adam

Her minibüse binişimde platonik olarak bir kıza aşık olur, 
ineceğim durak gelince de "musait bir yerde" diyerek şöför aracılığı ile ayrılıyoruz mesajını "platonik" aşkıma bildiririm. 
Açıkçası kısa süreli ilişkiler dendiğinde de anladığım budur benim.
Kısa süreli ilişkiler yaşarken kısa kısa anılar edinir ve bu anılarla yetinirim..

Günlerden bir gün yine gazetenin son sayfasından başlayıp,
sayfayı "Z" harfi şeklinde süzüp ve sonrasında direk spor sayfasına geçerken yanımdaki kızın da gözlerini gazeteye doğru çevirdiğini gördüm.

Ona,,
"severmisin futbolu ? " diye sordum.
sanki sorumu bekliyormuş gibi direk "hayır nefret ederim " dedi.
aynı hızla karşılık verip "bende" dedim..
Ve ekledim,,,

"nasıl seviyorlar anlamıyorum,, 22 adam bir topun peşinde ! "