25 Haziran 2011 Cumartesi

İncelik abidesi

Hayalini zihnimde saklayacak kadar baktım, 


Aslında,
Her bir taneni sakladım da zihnimde..


Etek boyunu.
Babatlerinin rengini. bileklerinin inceliğini.
Hafif esmer tenini. kemerini, boynunu.


Çıplakta hayal ettim,
Yanlış anlama.




Yakışırmısın acaba yatakta yanıma diye.

7 Haziran 2011 Salı

Kendimden Önce Ben

Yatmadan önce "acaba yarın ne giymeliyim?" diye düşündü.Uzun uzun düşünmek isterdi fakat uyku daha ağar basıyordu. 
Ve gecenin karanlığıyla birlikte kapandı gözleri.Sabah olduğunda kurduğu saati çalmadan uyandı.Hep böyle olurdu.
Ne zaman önemli bir şey için saatini kursa çalmadan uyanırdı. Nedenini bilmiyordu fakat bu onu, hisleri ile ilgili oldukça iddialı hale getiriyordu. 
Sabah oldukça erken kalksa da ne yaparsa yapsın kahvaltı yapmak istemiyordu.Onun için kahvaltı "kahve" den ibaretti.Belki de bu yüzden son zamanlarda zayıflamıştı.
Aynanın karşısına geçtiğinde her seferinde biraz daha farkına varıyordu vücut hatlarının. gayet güzeldi.Ve güzelliğinin farkında olan bir kadın, istediği zaman istediği şeyi
elde edebilirdi..


İlk buluşmanın önemini biliyordu, bugünün önemi de buydu.Karşı tarafı etkilemek için özenle kelimeler seçecek en cici kıyafetlerini giyecekti.Kural böyleydi.
Zamanla birlikte kendileşiyordu insan."Terfiler insanın hayatında zamanla olur. fakat ilişkiye insan her zaman en iyi şekilde başlamak ister." demişti bir gün lafını dinlediği bir kız arkadaşı.Bunun için ilk günden terfi etmeliydi ve elinden geleni yapacaktı.


Saç, makyaj yaparken her zaman düşündüğü şey erkeklerin ne kadar kolay hazırlandığı ve şanslı olduğuydu.Zamanının büyük bir bölümünü buna harcıyor ve uykusundan erken uyanmak zorunda
kalıyordu.Arada sırada küfür etmekte isterdi, fakat yine kendini kasmak zorundaydı.Başkaları tarafından ayıplanmak istemez, görünmek istediği gibi görünmekten memnundu.


Çoğu kadın gibi önceden planladığı elbiseyi giyecekti, fakat damarlarına işleyen "acaba" lardan da hiçbir zaman kurtulamıyordu. Öyle ki plansız gibi gözükmek hoşuna gitsede önceden içeceğini,ihtiyacı olan parayı dahi hesaplamıştı. ihtiyacı olan yol parası ve buluşacağı kişinin gelmemesi durumunda içeceği kahvenin parasıydı.Böyle bir ihtimal yoktu aslında, bu onun yanına biraz daha fazla para almasını sağlayan bahaneydi. Annesi her seferinde nereye gidiyorsun yine dercesine 
bakıyordu.Fakat soru sormaktan da çekinirdi.Nede olsa her zaman ki "yaşım 22 hesap mı vereceğim" zırvalığını duyacaktı.


Giydiği beyaz elbise kalçalarına doğru genişleyen bir biçime sahipti. Gizlemek merak arttırmaktı. Küt olan saçlarını düzleştirmiş, açık olan tenine hafif makyajla kan getirtmişti.
güzel gözüküyordu, başını yana eğerek güldüğünde, gözlerinin içine baktığı kişinin etkilenmemesi çok güçtü. Gizemli çantası biraz büyüktü, içinde neler olduğunu o bile bilmiyordu.
Tek bildiği ihtiyacı olduğu bir şey olduğunda muhakkak çantasında bulabileceği idi.Öyle ya bir kadının en büyük uğraşıydı çanta, en önemli dostu.Üzerine şeker gibi kokan bir parfüm sıktı
gerçekten şeker gibi kokuyordu.Kesinlikle mesaj içermeyen bu kokuyu, en çokta göğüsüne doğru sıktı.Sağa sola döndüğünde, kokuyu iletecek iletken olarak kullanabilirdi. Bir keresinde 
parfüm sıkmayı unutup okuldan geri eve dönmüştü, sınavı kaçırmıştı ama sonunda gayet güzel kokmuştu.Hayat biraz da öncelik meselesiydi.


Evden çıkarken , " babam sorarsa ders çalışmaya gitti dersin " dedi.


Kapıyı çarparak çıktığında şeker kokusu dağıldı eve. Asansöre de aynı koku dağılacaktı.


Gerçekten güzeldi, en tehlikelisi güzelliğinin farkındaydı,
istediği zaman, istediği şeyi elde edebilirdi.      

4 Haziran 2011 Cumartesi

Bazıları Hiç Delirmez / Son

Duvara yeni astığımız tabloya takıldı gözüm.O an fark etmediğim birçok fırça darbesini fark ettim. Daha önce de bakmıştım halbuki.Daha da büyüleyici geldi gözüme. Işıkları yanan evin içindeki gülüşmeleri, ağaçların esen rüzgarda hışırdamasını duyar gibiydim.Belki de bir tablodan çok daha fazlasıydı artık benim için.

O gün evde o kadar çok büyü vardı ki yorgunluğumu unuttum bir anda. Sabah ne yediğini hatırlamayan ben, evin içinde benim için bir şeyler yapmaya çalışan kadının, gölge düşen her bir noktaya ışık zerreciklerini kattığını görüyordum. Sofra karnavala dönüşüyordu, her renk her tat yavaş yavaş sahnelenir gibiydi. O kadar sessizdi ki acaba gerçekten yürüyor mu diye ayaklarına baktım. Ayak bilekleri o kadar ince o kadar belirgindiki, usta bir heykeltraşın elinden çıkmışcasına karşımda beden bulmuştu sanki.



Koltukta otururken ben, aynı sessizlikte yanıma yanaştı, sanki nerede görüyorsam onu o orada belirginleşiyordu.
"biliyorum" dedi sessizce, yüzünde ki gülümseme hiçbir zaman unutamayacağım bir şekilde zihnime yerleşmişti.
Kelimeleri kullanarak hiçbir zaman ifade edemeyeceğim duygularla sessizliğe soyunuyorduk.


Bazıları hiç delirmez,
Mutluluktan olsa bile..

1 Haziran 2011 Çarşamba

Bazıları Hiç Delirmez / 2

"Günün nasıl geçti" dediğinde de aklımdan çıkan "günüm" geldi aklıma. Nasıl geçebilirdi ki ? Her zaman aynı cevabı vermekten bıkan ben yine aynı sıkıcılıkta "iyi geçti" diyebildim. Karşımdakinin çekiciliği ve benim yorgun halim geldi aklıma, iki farklı mevsim gibiydik. O, baharı getirmişken bedenine ben hala kış yorgunuydum.Fakat bu güzelliğinin karşısında heyecanlanmadım desem yalan olurdu. Sokakta güzel birini gördüğümde hissettiğim o duygunun çok daha yoğununu hissediyordum. Bu günü özel kılan neydi bilmiyordum, hissettiğimdi sadece bu. Sormak da istemiyordum aslında, bazı günler kendini iyi hissedersin bu da o günlerden bir tanesi olsa gerek diye geçirdim içimden. İçimden konuştuğumu hissetmiş gibi "Neden şaşırdın, sadece güzel bir akşam olsun istiyorum" dedi.Aslında onunla geçirdiğim her akşam güzeldi.