20 Kasım 2011 Pazar

Başlıksız

planladığım gibi olur sanmıştım her şey,
klasik ayrılık konuşması olacaktı.
" üzgünüm ama ayrılmak istiyorum " diyecektim,
başka hiç bir şey yoktu kafamda..
kısa bir cümle, her şeyi bitirmek için yetecekti..

Ama olmaması gereken,, hesap etmediğim bir şey oldu..
Kelimeler bir anda ağzımdan uçtu...
Günlerce söylemek için düşündüğüm,,,
aynanın karşısında kendime tekrarladığım kelimeler,,
ben "o"nu terketmeden,,,
terk ettiler beni..

önce " üzgünüm " kelimesi uçtu ağzımdan.. sanki acelesi vardı,, sanki başka dilde
söylenecekmiş gibi,,hevesliydi giderken..uçmaması için ağzımı kapattım ama burnumdan
taştı.. ve bir kelebek gibi uçtu çok yükselmeden...


üzgündüm, ama üzgün olduğumu belirtmek zorunda değildim, bir sonraki kelime
sayfalarca kelimeyi geride bırakabilir, istediğim sonuca ulaştırabilirdi beni,,
fakat bunu düşünürken,, 

"ayrılmak" kelimeside uçtu ağzımdan,, uçarken şöyle bir baktı ikimize,,sanki
ayrılmak size yakışmaz dermiş gibiydi..
o" na baktım kelimeler giderken,,o daha önce görmediğim kadar güzel gözüktü gözüme...
gözlerine baktım, ,daha önce hiç bakmadığımı farkettim gözlerine..

emin olamadım o an..
ne için buluşmuştuk biz,, neden karşımda bir şey söylememi
beklercesine bakıyordu yüzüme.. önce sol kolunu kaldırdı "o",,
gözleri dolu dolu.. sonra sağ kolunu,,, gözleriyle beynime resimler çizmek ister gibi,,
ağlamamak için kendini zor tutuyordu,,
ve kollarının altında kanatları oluştu,,
bembeyaz iki kanat..

ve uçtu gitti,,
kelimelerimle birlikte..

ve ben ağladım tüm gece,
o gitti diye.. 

11 Kasım 2011 Cuma

Göğüs Kafesinden Taşanlar

Duygularının arkasına saklandı " kız ".. öylesine güçlüydü ki duygular,,, kız o kadar saklıydı ki duygularının arkasına,
duyguları kalbinden, beyninden taştı.önce korku çıktı vücudundan ve yürümeye başladı.


Sonra en çok sakladığı " sevgi " de attı kendini bedeninden dışarıya,, kızın yüzüne baktı.
kız hayran kaldı " sevgi" sine.. "sevgi" o kadar güzeldi ki karşısında,, kız çirkin kaldı..
"neden onca zaman sakladım ki bu duyguyu" diye geçirdi içinden. 
Neyse ki korkmuyordu artık çirkinlikten. Korku çoktan mavi bir denize atlamış, küçük bir balığın bedeninde
yer bulmuştu kendine. Ellerini açtı sevgisine doğru,, yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.
İkiside bir an durdu ve aniden açık olan pencereye yöneldi. 
" kız " kapatmak için. "sevgi" kanatlanıp uçmak için.
" kız " yetişemedi.
Uçarken " sevgi " kızın dudaklarından çaldı son anda kıskançlığı
ve sokakta bebeğini gezdiren bir anne ye yöneldi. " Sevgi" anne ye , " kıskançlık" 
da annenin bebeğinde beden buldu. O günden sonra Anne ne kadar sevdiyse bebeğini,
bebekte bir o kadar kıskandı herkes ten annesini..   

2 Kasım 2011 Çarşamba

Doyumsuz Adam

21 yaşındaydım. Ve 21 yıldır hiç gözlerimi kapamadım.
Gözlerimi kapadığım da karanlığın içinde beyaz ince dallar gördüm.
Ve o anda, beynim ağzıma düştü. yer çekimine yenik düşen beynim 
tat almak için var olan dilimin üstündeydi. ve beynimi çiğnemeye başladım.tadı biraz ekşiydi fakat miğdemi bulandırmadı. zamanla alışılan her şey gibi alışıvermiştim tadına. çiğnemeye devam ettim. doktorların söylediği " sindiriminizi kolaylaştırmak için en az şu kadar çiğnemelisini" lafları daha önceden hiç umurumda
olmadığı halde o an önemli hale gelmişti. uzun uzun çiğnedim, yuttum. 
Gözlerimi açtığımda kör olmuştum. beynin görme yetisi ile
ilgili kısmını yediğimi düşündüm. " madem görmüyorum gözlerimin de tadına bakmalıyım" dedim. parmaklarımla gözlerime hafifçe dokundum. ve gözlerim ağzıma düştü. gözlerimi ısırmakta biraz zorlandım. tatsız, tuzsuz geldi tadı, gözümü ağzımda
ısırmaya çalışırken dilimi ısırdığımı farkettim. dilimin bir kısmını da çiğnemeye başladım ve zamanla tat alma özelliğimi de kaybettim. 


ve ağzıma düşen ne varsa yemeğe başladım...